biryaziatolyesi

Somurtmak

 

 



SOMURTAN İNSANLARA GELİNCE...

Etrafımızda cereyan eden olumsuz hadiseler bizi hayattan soğuturken olumlu hadiseler ise hayata bağlar. Bu olumlu ve olumsuz hadiseler,biz isteyelim veya istemeyelim , biz farkında olalım veya olmayalım , bizi etkiliyor  ve bizimle alakadar. Somurtna ise olumsuzluklardan sadece bir tanesi ve bu koknuyla alakalı.
   Kişi sıkıntılı ve neşesiz olabilir,lakin kimsenin neşesini bozmaya ve kendi sıkıntılarıyla kimseyi sıkmaya hakkı yoktur. Biz kimseye sıkıntılı ve sorunlu demeyip günlük yaşantılarından kaynaklanan problemlerle yüzünü ekşitenler diyelim. Altından kalkamadığımız sorunları , yüzümüzü ekşitip suratımızı asarak çözebileceğimizi nereden öğrendik acaba ?... Yoksa başımıza gelen hadiserin sorumlusu yüreğimizmi ? Karşılıksız çeklerin, kaçırdığımız otobüsün, yakaladığımız kırmızı ışığın,mağlup olan takımımızın, yükselen enflasyonun ve yenilen haklarımızın faturasını yüzümüze mi kesmeliyi..? Tabi ki hayır ! Öğleyse yüzümüze en çok yakışan tebessüme gömelim sıkıntılarımızı. Belki yürek acısı,belkide diz dövesi dertlerimizi birden daha sıkıntıdaki insanları düşünüp tebessümümüzü yüzümüzden eksik etmeyelim.Allah'ın bir imtahan  unsuru olarak verdiği sıkıntıları ''Lütfun da hoş kahrın da '' bestesi ile karşılayıp '' Mevla görelim neyler / Neylerse güzel eyler '' tevekkülü ile uğurlayalım.Gerek şahsi, gerek ailevi, gerekse içtimai sorunlarımız elb etde olacaktır. Bunları çözüme yönelik beyin fırtınaları ve bu konuda bilinen kriterler doğrultusunda çözebiliriz. Yüzümüzü ekşitip suratımızı asmammız problemleri hafifletmeyeceği gibi sorunların büğümesine, bizim küçülmemize ve etrafımızda gergin bir ortam oluşmasına sebep olacaktır...
Bu hale gelmemize neden olan hadiseler, bizim somurtmamız ile  o sorunların çözülmesine engel oluyor. Kafamızdaki, kalbimizdeki ve yüzümüzdeki olumsuzlukla,tekrar tekrar olumsuzlukların gelip bizi bulması için davetiye çıkartıyoruz. Dahası, çözülmeye yönelik olumlu sebepleri de negatif hale getiriyoruz.
          Bizi üzen ve başımıza gelen olumsuz hadiseler karşısında surat asmamız, o hadiseye karşı tavır  aldığımızı gösterebilir; lakin o problemi çözmemizi yaramaz. Sorunları çözmek şöğle dursun, onu kafamıza ve kalbimize koyup içimizde büyütmemiz,o da yetmiyormuş gibi bu problemi yüzümüze taşıyıp  ete ve kemiğe dönüştürmemiz bize faydadan öte zarar veriyor.

       Ne yazıkki olayların bu duruma gelmesi bizim problemiçözmemize ilişkin gücümüzü ve direncimizi kırıyor. Kırıyor ve zayıflayan gücümüz, çözüme ulaşmadaki umudumuz ve gayretimiz yerini karamsarlığa bırakıyor. Artık bu noktadan sonra çözüm yerine problem düşünüyoruz. Kafamızda oluşan gereksiz yoğunluk bize köstek oluyorken, kafamız küçülüyor ve problem büyüyor. Sorunu çözmede harcayacağımız enerjimizi sorunu sorunu düşünmeye harcıyoruz...
Pozitif düşünceler, pozitif çözümlerimiz. Pozitif çözümler,pozitif sonuçlarımız Pozitif sonuçlar, pozitif yaşantımız Pozitif yaşantımız,tebessümümüz olur... DOĞAL ÇAİRKİNLİK 


İnsan somurturken kendisini doğal ve gereksiz bir çirkinliğin içine atmış olur. Oysaki insanların güzelleşme uğrunda harcadıkları çabalar , paralar,emekler ve zamanlar hiçde yabana atılmayacak derecede. Öğle ise somurtuş doğal bir çirkinlik, tebessüm ise doğal bir makyajdır. Demek insanların yüzleri için kullandıkları makyaj malzemelerinden daha ziyade tebessüm kullanmaya, tebessüm görmeye ve tebessüm etmeye ihtiyaçları var. Pek çok mevzuda olduğu gibi bu konuda da görmek istediğimiz özellikleri yanlış yerlerde arıyor ve bulduğumuz dış güzelleri gerçek güzellik zannediyor, bağlanıyoruz. Bu kaybolmaya mahkum güzelliklerin elimizden gidişiyle, kalbimizde hüzün, yüzümüzde ise somurtuş meydana geliyor. Bu şekilde düşünüyor veya düşünmeye başladıysanız, somurtuşlardan kurtulmak için LÜTFEN GÜLÜMSEYİNİZ. Mutlu olamayabilirsiniz belki ama mutsuzluğa el sallarcasına gülümseyin...


ZORU BAŞARALIM 


Yüksekliği gökleri yalayan dağların yamaçlarındaki bitkileri bir düşünelim. Yedikleri yağmur, çamur ve karın, karşılaştıkları rüzgar vve fırtınanın şiddeti ovadaki bir bitkinin dayanabileceğinden çok daha çetindir. Ne var ki böğle sert kayalıkların arasından çıkmayı başaran güller daha dayanıklı ve daha değerlidir...
     Gelin zoru başaralım. Sadece müjdeli haber aldıkları zaman gülümseyen insanlar gibi değilde gülümseyişleriyle mutluluğu müjdeleyen insanlar gibi gülümseyelim hayata...

 






Bu sayfa hakkında yorum ekle:
İsminiz:
E-mail adresiniz:
Siteniz:
Mesajın:
Bugün 22 ziyaretçi (155 klik) kişi burdaydı!

DUYURU PANOSU

Bir Yazı Atolyesi Geri Döndü
  • Yeni Konular...
  • Covid 19 Hakkında Herşey
  • Projeler
  • Soruyorum
  • Yeni Röportajlar
  • Youtube Kanalımız Açıldı
  • Facebook Sayfamız Kuruldu
  • Twitter Hesabımız Açıldı

Anket

Geri Dönüşümüze Kaç Puan Verirsiniz
 

SPONSOR